Thursday, January 25, 2007

 

trafik terörizmi ve Türk Ceza Yasası

Trafik Terörizmi ve Türk Ceza Yasası

Karayolları Trafik Yasasına göre; her ay toplanması gereken Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu son 19 ayda dört kez toplanmış. Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanı’nın Başkanlığında, Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Türkiye Şöförler ve Otomobilciler Federasyonu, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Trafik Kazalarını Önleme Derneği, Trafik Kazaları Yardım Vakfı ve Ankara Büyükşehir belediyesi temsilcileriyle uygun görülen bir üniversite temsilcisinden oluşuyor.
Türkiye’nin, trafik kazalarında dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer aldığını sık sık yazılı basında görüyoruz. Son beş yılda, ülkemizde 1.812.990 trafik kazası olmuş, bunun sonucunda 26.418 kişi hayatını kaybetmiş, 555.463 kişi ise yaralanmıştır. Ülkemizdeki trafik kazalarının % 65’i alkollü araç kullanma, önemli bir oranı da hız nedeniyle meydana geliyor.
Dünya sağlık Örgütü (WHO)’nun verilerine göre de ölümlü trafik kazalarının büyük bölümü Alkollü araç kullanmaktan ötürü meydana geliyor.Dünyada olduğu gibi ülkemizde de alkollü araç kullanımının ve hız tutkunlarının önüne geçilemediği acı bir gerçek. Alkolün, sürücüler üzerindeki etkileri, ilgili yasa tasarılarında sıralanıyor. Alkolün en az miktarının bile beyni uyuşturduğu , dikkati ve refleksi azalttığı , zaafa uğrattığı gözün odak hareketlerini yavaşlattığı bazı durumlarda yok ettiği , görüş netliğini azalttığı, olaylar karşısında karar verme hızını azalttığı, mesafeleri takip etme yetisini kaybettirdiği, heyecanları kontrolden çıkardığı, cesaret ve kabadayılık hislerini anormal şekilde kamçıladığı, muhakeme mekanizmasını zaafa uğrattığı açık ve net bir şekilde ifade ediliyor.

Ayrıca ehliyet alımı konusunda da ciddi bir düzenleme yapılmalı ve olayın ciddiyetine yakışır bir uygulama ile ehliyet alınması sağlanmalıdır. Yıllardır sürdürülen uygulamanın gayri ciddi olduğunu bilmeyenimiz kalmadı. Sürücü kurslarının bazıları on saat ders vermek üzere anlaşma yapıyor sonra altı yedi derste sen çok iyi öğrendin bu kadar yeterli diyor ve elini direksiyona sürmemiş öğrenci beş altı defa yarım saat direksiyonda başında kalmış olarak ehliyet alıyor ve sonrası malum acı gerçek…

Yaşamımızı sürdürdüğümüz sitenin görevlisinin yaşadığı, vicdanımı sızlatan olay geçen yıl yaşandı. Ehliyeti aldığının birinci ayında , kayınbiraderinin arabasını istiyor, adamcağız istemeyerek veriyor ve bizim Hamdi Efendi bir aylık ehliyet ve ödünç otomobille frene basmak isterken gaza basıyor ve kaldırımda oynayan dört yaşında bir çocuğun parçalanarak ölmesine sebebiyet veriyor…
Siz yetkiyi vermişsiniz, ehliyeti almış, kendine güveni de var….Bence bu durumlarda kusur iki tarafta … Olaya ticari boyutta bakan sürürcü kurslarının sorumluluğu tartışılmıyor.
Son zamanlarda sevindirici bir yargı kararı oluştu. Mesleği şoför olan kişinin alkollü olarak araç kullanması sonucu meydana gelen trafik kazası Yeni Türk Ceza Yasası’nda yer alan ‘’olası kast ‘’ kapsamında değerlendirildi. Olası kast Yasada ‘’Kişinin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiil işlemesi hali olarak tanımlanmakta. Olası kast söz konusu olduğunda da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren suçlarda müebbet hapis cezası veriliyor. Bu yönde bir kararın Yargıtay Kararlarıyla yerleşmesi alkollü araç kullanımı tamamen olmasa da önemli ölçüde ortadan kaldıracak niteliktedir.
Son zamanlara kadar trafik kazasında ölüme sebebiyet verdiğiniz zaman ‘’taksirle öldürme ‘’ suçu işlemiş oluyorsunuz ve Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen bu dava sonucu verilen ceza 2 yıldan 6 yıla kadar hapis… Kusur oranınıza göre ceza alıyorsunuz….Kusur oranının üzerinde de rahatça oynanabildiği diğer bir acı gerçek…
Ancak uygulamada 2-3 ay tutuklu kalıyorsunuzsonra davanız 2-3 yıl kadar devam ediyor ve tutuklu geçen süreniz cezanızı karşılıyor ve siz yine özgürsünüz.
Alkollü araç kullanarak veya tamamıyla kusurlu olarak ölüme sebebiyet verenlerin cezalarının hafifletilmesi veya paraya çevrilmesi adil değil.
.
ABD’li bir anne olan Rochelle Sobel 25 yaşındaki oğlu Aron’u Mayıs 1995 tarihinde Bafa Gölü yakınlarında 23 kişinin ölümüyle sonuçlanan kazada kaybediyor. Yaralı anne oğlunun tıp eğitimini bitirdikten sonra tatil için Türkiye’ye geldiğini mezuniyet törenine gözyaşları içinde kendisinin katıldığını anlatıyor.Uzunca bir süre ‘’ her sabah o diplomaya bakıp ‘’bu dünyadaki trafik kazalarının sonlanması için çalışmalıyım diyor ve ardından Uluslararası
Güvenlik Karayolu Derneğini kurulmasına öncülük ediyor. Sobel dünyanın dört bir yanında çocuklarını kazalarda kaybeden ailelerin hayatlarına yer verdiği’’Güvenli Trafik Bölgeleri Uygulama Rehberi ‘’ adlı kitabı için kızı Selin Uras’ı Bağdat caddesindeki trafik kazasında kaybeden Boray Uras’ a da yer veriyor.
Tahminen on yıl kadar önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörlerinden değerli Hocam Ergun Özsunay ‘da benzer bir kazada kızını kaybetmişti Avukat olan anne, ağabey ve değerli hocam seslerini duyurmaya çalışmışlardı ancak yalnızca başına gelenlerin çığlıkları kalabalıkta duyulmuyor. Böyle bir felaketle karşılaşmadan Trafik canavarına karşı ORTAKBİR SAVAŞ başlatmalıyız
Eğitimle ve alınacak tedbirlerle trafik konusu terör olmaktan çıkarılıp "kaza" niteliği kazandırılabilir…
Trafik canavarına karşı ortak bir savaş başlatmalıyız Hepimize bu konuda bilinç ve kazasız günler diliyoru

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?