Thursday, January 25, 2007

 

Globalleşme

GLOBALLEŞME

Günümüzde globalleşmeyi isteyip istememe gibi bir şansımız olmadığına göre bu olgunun kaçınılmaz olduğunu kabul etmek ve kendimiz ve ülkemiz için olumlu senaryolar üretmek daha akılcı görünüyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan yoğun sermaye birikiminin yetmişli yıllardaki krizle birlikte ciddî bir sarsıntı geçirdiği ve seksenli yıllarda da toparlanamadığı gerçeği ortadadır. Krizden çıkışın gerçekleşmemesi ve krize karşı uygulanan geleneksel reçetelerin başarısızlığı; seksenli yıllarda ABD'de Reagan ve İngiltere'de Thatcher'ın , iktisat ve sosyal politikalar bağlamında liberal ekonomi politikaları uygulamalarına zemin hazırlamıştır. Savunucularına göre liberal ilke "her yerde, her koşulda devlet karşısında insana ayrıcalık ve öncelik tanınması”dır.
Mevcut kamu işletmelerinin hızla özelleştirme veya tasfiye yoluyla elden çıkarılması; sosyal güvenlik harcamalarının azaltılması, hatta sosyal güvenlik sisteminin tasfiye edilerek bireysel çözümlerin yaygınlaştırılması, yani özel sigorta şirketlerinin özendirilmesi ve yaygınlaştırılması, mal hizmet-sermaye hareketlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılarak tam serbestliğin "serbest girişim", "tam rekabet" politikalarının uygulanarak, kaynakların etkin dağıtımıyla globalleşmenin gerçekleşmesi ve bu gelişmeye ayak uyduran ülkelerin ve bireylerin yarar sağlayacakları öngörülmüştür. Söz konusu yararın gelir ve refah düzeyinin yükselmesi anlamını taşıdığı vurgulanmıştır.
Serbest piyasa ekonomisinin sosyal boyutunu bir kenar bırakarak, kâr güdüsü ile bireyciliğin öne çıktığı bir ortamda evrensel barışı, çoğulcu demokratik rejimi ve insan haklarına saygıyı nasıl her şeyin üzerinde tutabileceğimiz şüpheli. Üstelik küreselleşme sürecinde, ulaştıkları yüksek büyüme sayesinde çok uluslu şirketler gelişmiş veya az gelişmiş sayılan tüm ekonomilerin hakimi olacak. Bu süreçte ülke ve dünya siyasetinin çok uluslu şirketlerden etkileneceği aşikar.Üretimin büyük çaplı çokuluslu şirketlerin eline geçmesiyle rekabet ortamı kalmayacak bu şirketler dışında küçük üreticilerin mal üretmesi ve piyasada kalması imkansız hale gelecek. Artacak olan ulaşım olanakları ve sınırların ortadan kalkmasıyla aynı bilgi, beceri ve dünya görüşünü taşıyan insanlar sosyal paylaşımların tadını alamayacak ve tüketim toplumu olma yolunda hızla ilerleyen günümüzde tek keyif verici aktivite alışveriş haline dönüşecek. Ancak o zaman da üretimin büyük ölçüde çokuluslu şirketler tekelinde olması sonucu ürün çeşidi azalacak ve alışverişler de öyle pek keyifli olmayacak sanırım.
Öte yandan yeni Dünya Düzeninin sunacağı olanaklar allanıp pullanırken, ayrı zamanda da yeni düzene karşı çıkılmaması için "aba altından sopa" gösterildiği de açık bir gerçek.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?