Wednesday, January 31, 2007

 

Bilişim Suçlarının Önlenmesi 6 Ocak 2007 Hürses gazetesi

Bilişim suçlarının Önlenmesi
Ceza Hukuku, “kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi üzerine kurulmuştur. Bir başka deyimle, suç ve cezanın meclisin çıkardığı bir kanunla tanımlanmış olması , modern ceza hukukunun en önemli özelliğidir. Bu ilke, ceza hukukunda; kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde, var olan hükümlerden yola çıkarak, suç ve ceza oluşturulamayacağını, kıyaslama yapılarak suç üretilmesinin ve ceza verilmesinin mümkün olmadığını vurgulamaktadır.Günümüz ceza hukukunun temel ilkeleri 18-19. yüzyılda atılmış olmakla beraber, bu ilkelerin uygulandığı insan davranışları, teknolojinin de ulaştığı düzey nedeni ile, geçmiştekinden oldukça farklı ve yeni sorunlar şeklinde ceza hukukuna konu oluşturmaktadır.İçinde bulunduğumuz yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bilgisayar ve yazılım teknolojisindeki ilerleme, son 20 yılda Internet gibi açık veya kapalı sistemlerde sayısal haberleşmeyi mümkün kıldı.Son yıllarda elektronik iletişimin, ticari yaşam dahil insan hayatının tüm alanlarına uygulanabilir olması; bu alanlarda ortaya çıkabilecek ihlaller için, suç ve ceza konusunun da irdelenmesi gereğini ortaya çıkardı.
Aralık ayı içerisindeki bir yazımda Ceza Yasamızda ‘’bilişim alanında suçlar’’ başlığı altında düzenlenen suçları yasanın çerçevesinde tanımlamış ve verilen cezaların alt ve üst sınırlarının ne olduğu, hangi koşullarda arttırıldığını aktararak ‘’siber sözleşmenin’’ bir an önce imzalanması gereğini vurgulamıştım. Ceza yasamızda bilişim alanındaki suç ve cezalarla ilgili maddelerin yetersiz olduğu artık ilgili tüm kişilerce biliniyor. Karşılaştığım bazı soruların cevaplarını bulmakta zorlanıyorum. Örneğin elektronik ortamda işlenmiş suçlarda, suçun hangi hallerde Türkiye'de işlenmiş sayılacağının tartışılmasında yarar var. Web sayfası sahibinin, servis sağlayıcılarının yurtdışında olmasının , suç teşkil eden sayfaya fiilen ulaşım veya fiilen ulaşılmasa dahi ulaşılabilir olma durumu önem taşıyor.Aynı şekilde, "yabancı ülkede işlenen suçlar" tanımının da belirlenmesi, suça verilecek ceza, suçluların iadesi, gibi konularda netlik bulunması gerekiyor.Sanık başka ülkede ise, dava açma, sorgulama ve delil toplama açısından farklı durumlar ortaya çıkmakta.yapılan eylemin her iki ülkede de suç teşkil ediyor olması önem arz ediyor. Bu konuda Internette işlenen suçlar açısından ülkeler arasında asgarî uzlaşma arayışı çabalarına Türkiye de koşulsuz katılmalı ve ‘’siber sözleşme ‘’ bir an önce imzalanmalı.
Avrupa Konseyi'nin Siber Suçlarla Mücadele Sözleşmesi'nin henüz taslak halinde olduğunu ve imzaya açıldığını ve 45 ülkenin imzaladığını basından izliyoruz. Ancak yürürlüğe girmesinin zaman alacağını aşikar.
Her teknolojinin zararlı yanlarının da bulunduğu, teknolojik gelişmelere engel olmadan zararlı yönlerinin kontrol altına alınabileceği mekanizmaları oluşturmak önem taşıyor.
Siber sözleşme yürürlüğe girdiğinde “uluslararası eylem” sayılan bir durumda , olaya ilişkin soruşturma, sözleşmeye taraf ülkelerce de takip edilebilecek. Paris’teki bir internet kullanıcısı tarafından oluşturulan çocuk pornosu sitesine yönelik soruşturmaya, suçtan zarar gören ülke olarak Türkiye katılabilecek.İnternet suçluları, sözleşme hükümlerine göre uluslararası düzeyde kırmızı bültenle aranacak ve “uluslarası suçlu” kabul edilecek. Sanal ortamdan faydalanarak sahtekarlık yapanlar da sözleşmeye taraf ülkelerin tümünde suçlu sayılacak.Ayrıca terörün önlenmesi konusunda anılan sözleşme yarar sağlayacak. Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi’ne göre, suç sayılan eylemlerin başında terör geliyor. Terör örgütlerinin internetten yararlanarak yaptıkları haberleşmeler, terör yöntemlerinin ve bomba yapımının internet aracılığıyla yayınlanması ve terör içerikli mesajlar, tek tek belirlenerek sorumluları hakkında uluslararası düzeyde yasal işlem yapılacak.
Sanal dünya, ülkelerin coğrafi sınırlarının hiçbir şekilde hissedilmediği bir dünya gerçeği ortaya koyuyor. Türkiye'nin anılan sözleşmeyi imzalaması halinde dahi, farklı ülkeler farklı yaklaşımlara sahip olacak, sorunlara tam anlamı ile çözüm sağlamayacaktır. Bu nedenle Ceza Hukuku alanında, uluslararası düzeyde, ülkeler arasından bir asgari uzlaşmanın gerçekleşmesi ön şart olarak görünüyorBu bağlamda; Türkiye'de özel bir komisyon oluşturularak uluslararası gelişmelerin yakından izlenmesi ve alternatifli konularda ülke görüşü oluşturulması, uluslararası müzakerelerde yarar sağlayacağı gibi, ilkelerin, politikaların ve uygulamaların önceden tartışılmış,belirlenmiş ve toplumun değer yargılarıyla ters düşmeyen görüşlere dayanarak oluşturulması sorunların daha hızla çözümlenmesine katkıda bulunur görüşündeyim.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?