Thursday, January 25, 2007

 

2007 yılına Bayramla girmek

Eski bayramlar tadında nice bayramlar ve mutlu yıllar…
Çocukluk yıllarımda dini bayramlarda tüm aile fertleri bir araya gelir ailenin en büyüğü kimse onda bayram yemeği için orada toplanılır, akraba, eş dost ziyaretleri yapılır, el öpülür, küçük çocuklara bayram harçlığı verilir ve en önemlisi bayramlık giysiler önceden özenle hazırlanır. Herkesi bir çoşku seli alır giderdi sanki…
Bayram öncesi evin içinde oldukça telaşlı bir hazırlık başlar, önce ev kıyı köşe elden geçirilir, geleneksel tatlılar yapılması için evde özel bir hazırlık yapılır, malzemeler özenle seçilir ve bu işi iyi bilen bir tanıdık belirlenen günde tatlı ritüelini başlatır. Misafir çocukları için el öpme karşılığı verilecek armağanlar, şekerler çikolatalar hazırlanır ve her bayram annemin, ikram edilen tatlı, şeker ve çikolatalardan ne miktarda yememiz gerektiği konusundaki can sıkıcı öğütleri tekrarlanır.
Ancak bayram benim için teyze, amca,hala, dayı, anneanne ve babaanneye yakın olmak anlamını taşıdığı için ayrıca neşe ve mutluluk içinde heyecanla beklenen günlerdi.
Lise ve üniversite yılları ise aile ziyaretleri ve bayram sevincinin yerini tatil heyecanının aldığı yıllardı.
Sokaklarda, bahçelerde kurban kesme olayı yaygındı çocuklar üzerinde nasıl bir etki yarattığı hiç düşünülmeden her yer kan gölüne çevrilirdi. Günümüzde de Belediyeler yeterli önlemi almasına rağmen sanırım bu durum yurdun her köşesinde yaşanıyor.
Sanırım artık çok istesek de çocuklarımıza, yaşadığımız bayramlar tadında geleneksel bayramlar yaşatamayız. Yaşam öylesine değişti ki… Bayram ziyaretlerinin yerini önce telefon konuşmaları aldı son yıllarda da mail vasıtasıyla kutlamalar…
Ama ben, yine de tüm akrabaların bir araya geldiği, aile bağlarının güçlendiği, geceyarılarına dek süren sohbetlerin yapıldığı, kaybedilenlerin ziyaret edildiği duygu yüklü bayramları çocuklarıma da yaşatabilmeyi çok isterdim…

Lise yıllarında hayatı şiirle dopdolu geçen edebiyat öğretmenimizin her bayram öncesi tüm öğrencilerine Tevfik Fikret’in ‘’Haluk’un Bayramı’’ şiirini okuduğunu hatırlıyorum. Bayramda sevinen oğluna, sevinemeyen başka çocukların varlığını hatırlatan, sevinemeyen çocukların yaşadığı kederi oğlunun hissetmesini anlatan ünlü bir şiir.
Edebiyatımızda bir başka ramlar. bayram şiiri de Mehmet Akif Ersoy’un bayram salıncağına binememiş yetim bir kız çocuğunun kederini anlatan şiiri…
Ama ben yine de eski bayramlar tadında yeni bayramlar yaşamıyorsam da yeni bayramların keyfini sürüyorum. Bayramlarda İstanbul’dan ayrılmayı hiç mi hiç istemiyoum, kalabalığından kurtulan kenti yaşamak bana büyük keyif veriyor.
Hepinize iyi yıllar ve mutlu bayramlar…

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?