Saturday, December 16, 2006

 

NAFAKA ÖDEMEYENLERE NE YAPILMALI?

Hürses Gazetesi 4 Kasım 2006

Modern toplumun günden güne yaygınlaşan gerçeği boşanmada boşanma sonrası bazı eşler ekonomik olarak güçlü, yaşamlarını refah içinde sürdürebilecek maddi olanaklara sahip olsalar da yüksek miktarda nafaka talepleriyle gündeme geliyorlar. Basında sıkça yer alan karşı tarafı maddi-manevi acıtmak amaçlı bu tür nafaka taleplerinin yanısıra, yaşamını sürdürebilmek için alacağı nafakanın gününü iple çeken kadınlarımız çoğunlukta.… Bir grup gururlu boşanmış kadın da avukat bürolarında, adliye koridorlarında nafaka peşinde koşmaktansa erkeği vicdanıyla baş başa bırakıyor.

Ülkemizde nafaka talep eden genellikle kadın oluyor , nafaka borçlusu da erkekler. Ancak son yıllarda erkeklerin de nafaka taleplerini sıkça dava konusu yapmaya başladıklarını görüyoruz. Öte yandan, nafaka borçlusu erkeklerin nafaka ödemede gösterdikleri isteksizliği, ödememek için neredeyse bin dereden su getirdiklerini görüyoruz.
Nafaka alacağını tahsil edemeyen çalışmadığı için hayatını bu nafakayla südürmek zorunda olan hemcinsimin durumunu düşünmek bile istemiyorum…
Ayrıca nafaka peşinde koşan kadın ister istemez konuyu çocuğa yansıtıyor. Soruna taraf olan ve ihtiyaçları yeterli düzeyde karşılanamayan, baba ilgisi ve sevgisinden uzak kalan çocuk, ailesine yük olduğu duygusuna kapılıyor, mutsuz oluyor. Babaya olan saygısını kaybediyor.
Boşanmadan sonra on yaşındaki oğlu için aldığı nafakayı arttırmak amacıyla dava açmak zorunda kalan bir müvekkilim, oğlunun bu konudan duyduğu rahatsızlığı bana anlatırken gözyaşlarımı tutamadım.Sizlere yalnızca son cümlesini aktaracağım
‘’Anneciğim, babamın çok hataları var ama yine de onu çok seviyorum.’’
Babaların nafaka ödemekte isteksiz davranmaları, ödememek için ellerinden geleni yapmaları yalnızca ‘’Türk erkeğine ‘’ özgü bir davranış değil. Batılı ülkelerde de aynı sorunun yaşandığını görüyoruz. İngiltere’de geçtiğimiz ay bir yasa tasarısı gündeme geldi. Tasarı, nafaka ödemekte problem yaratan babalara uygulanacak yaptırımlara yer veriyor. Bu durumda olan nafaka borçlularının pasaportlarına el konulması, sokağa çıkmalarına engel olunması öngörülüyor. Kısacası ‘’elektronik kelepçe’’ takılıyor. Tasarıya en çok destek verenlerin başında Çalışma Bakanı John Hutton geliyor. Tasarı yasalaştığı takdirde nafaka borçlusu erkeklerin konunun önemini kavrayarak ödeme planlarının en başına ‘’nafaka borcu’’ nu koyacaklarını görür gibi oluyorum.
Ülkemizde de aynı konu problem olmaya devam ediyor.
Yargıtay 2002 yılında , boşandığı eşinin nafakayı kesmesiyle zor durumda kalan kadınları destekleyecek bir karar almıştı. Boşandığı eşine, mahkeme kararıyla bağlanan nafakayı ödememekte direten koca İcra Ceza Hâkimliği tarafından İcra İflas Yasası'nın 344. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasına çarptırılmıştı.
Sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 17 Ekim 2001'de yürürlüğe giren son Anayasa değişikliğiyle, 'Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz' hükmünü anımsatarak cezayı bozmuştu. Yargıtay Başsavcılığı bozma kararına itiraz edince, konu Ceza Genel Kurulu'nda götürülmüştü. İcra İflas Yasası'nın nafakayla ilgili 344. maddesinin tarihi sürecini değerlendiren Genel Kurul "….. somut olayda korunmak istenen yararın 'borcun ödenmemesi' olmayıp bir mahkeme hükmünün uygulanmasının sağlanmasına ilişkin 'kamu güveni' olduğu ‘’ gerekçesiyle, Anayasa’nın 38. maddesinin. 9. fıkrasına aykırılık oluşturmayacağına karar vermişti.
O dönemde kısa bir süre nafaka borcunu ödemeyenler hapis cezasıyla karşılaştılar. Hapis cezası ile nafakayı ödeme arasındaki tercih babalara bırakılmıştı.Ancak yapılan yasa değişiklikleriyle bu uygulama ortadan kalktı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamalarına göre Ülkemizde bir ayda 6 bin çift boşanıyor. Bu rakamlar göz önüne alındığı zaman nafaka konusunun önemi ortaya çıkıyor.Ayrıca çocuğun üzerinde yarattığı olumsuz duygular göz önüne alındığında İngiltere gibi ‘’elektronik kelepçe ‘’ uygulaması olmasa da yasa koyucular ve uygulayıcılar tarafından yapılabilecek çok şey olduğunu düşünüyorum.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?