Sunday, November 12, 2006

 

HUKUK MESLEĞİ VE ANI KİTAPLARI

Hurses 28 Ekim 2006 Av. Şule Eyüpgiller

Anı kitapları son yıllarda en çok satanlar arasında yerini almaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde değerli yazar Çetin Altan ‘ın çok kısa bir dönem yaptığı avukatlık mesleğindeki anısını da gazetede okuduktan sonra kendi kendime sormuştum. Ülkemizde anı yayınlama geleneği çok yaygın olmasa da hemen her deneyimli gazeteci ve sanatçı anılarını yazar, yayınlar iken, neden hukukçu meslekdaşlarımız anılarını toplumla paylaşmakta cömert davranmıyorlar? Muhtemelen müvekkillerin mahremiyetini zedelememe düşüncesi, hakim olsun, savcı, ya da avukat olsun hukukçuların geniş deneyimlerinin genç kuşaklarla paylaşılmasına engel oluyor. Oysa insanların yaşamlarına doğrudan dokunan hukukçuların anılarının genç kuşaklara ne kadar çok ışık tutacağını gözardı etmek mümkün mü?

Çetin Altan 19 Ekim 2006 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde onyıllar sonra ilk kez anlatıyor ; “Haberi olaydan önce yazmış olan meslektaş, Ankara Sulh Ceza Mahkemesi'ne verilmiş, bendeniz de kendisinin savunma avukatlığını almıştım. Hayatımda üç kez giydiğim avukatlık cüppesinin ilk deneyimiydi.Oturum sırasında yargıç, o zamanki Türk Ceza Yasası'na bakmak istedi, Ceza Yasası'nı bulamadı. Mübaşir, Ceza Yasası'nı, Asliye Ceza yargıcına götürüp vermişti.Yargıç da sıkıldı ve "görevsizlik" kararı vererek, dosyayı Asliye Ceza'ya gönderdi. Savunmasını aldığım meslektaş ise, ilk avukatlığımda davayı daha da beter bir duruma soktuğumu anlayamamış, sorup duruyordu bana: - Şimdi ne olacak, diye...”

Geçmişte her kuşaktan hukukçu ve meslek dışından insanın zevkle ve ibretle okuduğu değerli büyüğümüz Profesör Faruk Erem ‘in Bir Ceza Avukatının Anıları’ndan sonra, kamuoyu savcı Çetin Özek ‘in Bir Savcının Not Defterleri gibi nadir örneklerinden hukuk mesleğinin ilginç yönlerini keşfetme imkanı bulmuştu. Bu örneklerin dışında kendi imkanlarıyla anılarını yayımlayan birkaç meslekdaşım arasında Yargıtay Onursal üyesi Mehmet Kaşıkçı’nın Bir Ömür Kürsü kitabını hatırlıyorum.

Faruk Erem hocanın, adalet mekanizmasının işleyişindeki aksaklıkları, verilen cezaların; özellikle de geri dönüşü olmayan cezaların insan yaşamını nasıl alt üst ettiğini tartıştığı anı kitabı yayınlandığında büyük ilgi görmüş, hatta hukuk fakültelerinde öğrencilere yardımcı ders kitabı olarak okutulmuştu. Kitap , bir ağır ceza reisinin mesleğe yeni atıldığında verdiği bir idam kararının, emekli olduktan sonra da vicdanını rahat bırakmaması nedeniyle yaptığı hesaplaşmayı; verdiği kararın yıllar sonra yanlış çıkmasını; suçunun ne olduğu bilinmeyen bir mahkumun idam gecesini gerçekçi bir dille anlatmaktaydı. Tiyatro sahnelerinde de defalarca oyunlaştırılarak sahnelenen bu kitap topluma hukuku ve hukukçuyu gerçek yüzüyle tanıtma konusunda önemli bir görev yerine getirmişti.Bu konuda son ve güncel bir örnek, Aşina Yayınlarından çıkan Avukat Senih Özay ‘ın Ağzımı Hayra Açmadığım Davalarım anı kitabı oldu. Toplum olaylarına fazlasıyla duyarlı bir avukatın içtenlikle aktardığı yarım asırlık anılarının ilgi çekeceği kuşkusuz. Senih Özay 28 Ekim Cumartesi günü Türyap Fuarında yapacağı söyleşiyle de okurlarıyla kitabını düşüncelerini paylaşıyor. Bu tür anı kitaplarının hukukçu büyüklerimizin deneyimlerini aktarmada çok önemli bir işlev gördüğüne inanıyorum. Ülkü Tamer’in anılar kitabına verdiği başlıkla bitirelim: “YAŞAMAK HATIRLAMAKTIR”; diğer bir deyişle, anılar yaşamaktır.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?