Sunday, August 13, 2006

 

HASTA HAKLARI: SEVİNDİRİCİ BİR YARGI KARARI

Dünyanın her köşesinde insanların hayatını uzatmak, hayat kalitesini artırmak amacıyla tıp ilminin uygulayıcısı olan hekimler bu ağır görevi yerine getirirken ciddi sorumluluk alıyorlar. Batı’da, özellikle ABD, İsviçre gibi gelişmiş ülkelerde, hasta haklarının sınırları geniş tutulduğundan, hekimlerin ve hastanelerin, yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle hukuki sorumluluğu önemli ölçüde ağırlaştırılmış bulunuyor.

Ülkemizde de özel hastanelerin çoğalmasıyla doktor hataları, hastane donanımının yetersizliği nedeniyle meydana gelen ölümlere sık rastlanması yurttaş olarak hepimizi endişeye sevkederken, özel hastanelerin ihmalinden, hastanenin yanısıra Devletin de sorumlu tutulduğu bir yargı kararı umarım okuyucularımızın yüreğini bir nebze ferahlatacaktır.

Geçtiğimiz günlerde Türk hukukunda ilk olarak Özel hastanede ameliyatta ölen bir hasta için Sağlık Bakanlığı, devletin hastanelerdeki denetim görevini yerine getirmediği gerekçesiyle, sorumlu tutuldu ve tazminata mahkum oldu.

İstanbul’da bir özel hastanede guatr ameliyatından sonra yoğun bakımda ölen hastanın yakınları tarafından İstanbul 3. idare Mahkemesinde açılan davada Mahkeme, yanlış tedaviyle ölüme yol açan özel hastaneyi zamanında denetlemediği, caydırıcı müeyyide uygulamadığı gerekçesiyle Sağlık Bakanlığı’nı tazminat ödemeye mahkum etti.
Dava konusu olayda, guatr ameliyatının ardından yoğun bakıma alınan hasta gece ağırlaşıyor; ancak hastanede sağlık ekibi ve donanım olmadığından müdahale yapılamadığı için hasta kaybediliyor. Hasta yakınları tarafından şikayette bulunulması üzerine konu Adli Tıp Kurumuna intikal ettiriliyor.
Cumhuriyet Savcılığı tarafından yaptırılan incelemede Adli Tıp, ameliyat sonrası hastanın boğazına akan kanın dışarıya atılması için yerleştirilen drenajın kısa kaldığı bu nedenle hastanın kendi kanıyla boğularak öldüğünü belirliyor. Ayrıca Hastane koşulları uzman bir bilirkişi heyetiyle inceleniyor. İnceleme sonucunda hastanenin sağlık şartlarının çalışma koşullarına uygun olmadığı, doktor kadrosunun ameliyat yapmaya müsait olmadığı, buna karşılık ameliyat izni bulunduğu belirtiliyor. Ayrıca hastanenin ameliyathanesindeki alet ve teçhizatın eski ve temiz olmadığı da kaydediliyorDava esnasında Sağlık Bakanlığı kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğini savunuyor ve özel hastanenin işletmecilerinin sorumlu olduğunu bir kusur varsa veya ödenmesi gereken bir tazminat varsa özel hastaneden alınması gerektiğini vurguluyor.
Ancak davaya bakan İstanbul 3. İdare Mahkemesi bu savunmaları göz önüne almayarak olayda Sağlık Bakanlığı'nın sorumlu olduğunu belirterek bakanlığı maddi ve manevi tazminata mahkum etti.İdare’nin; hizmetin kötü, geç veya hiç yapılmaması durumunda kusurlu sayılacağını vurgulayan mahkeme, "Bir yerde hizmetin kalitesine dair bireyin beklentisi olup, bu kalitenin sağlanmamasında da hizmet kusuru mevcuttur" kararına vardı. Kararda, Sağlık Bakanlığı'nın hastaneyi 1981, 1991 ve 1996'da denetlediği, bu denetimlerde bir noksanlık tespit edemediği halde, olayın hemen ertesinde yapılan denetimde pek çok noksanlık bulunduğu hatırlatıldı. İdare mahkemesi, kararında "manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, takdir edilen miktarın aynı zamanda İdare’nin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir oranda olması gerekmektedir" görüşüyle miktar konusunda alışılmış uygulamanın dışına çıktı.
Uygulamada daha önceki yıllarda Mahkemeler, yüksek tazminatları sebepsiz zenginleşmeye yol açtığı gerekçesiyle reddediyordu. Bu davada ise mahkeme tazminatta kusurun ağırlığını dikkate alarak yüksek tazminata karar verdi.
Türkiye'de “devletin denetim görevini yerine getirmediği” gerekçesiyle, bir özel hastanenin kusurundan devletin sorumlu tutulması gerektiği yolunda verilen hüküm, yurttaş hakları yönünden Avrupa Birliğine giriş süreci içerisinde olan ülkemiz ve hepimiz için sevindirici…..
.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?