Sunday, August 20, 2006

 

BOŞANMA DAVALARINDAKİ ARTIŞA UZMANLAR DUR DİYEBİLECEK Mİ?HUKUKİ BOYUT

5 Ağustos 2006 HÜRSES
AV.ŞULE EYÜPGİLLER

Boşanmanın sosyal ve duygusal bir olgu olduğu yadsınamaz.Belli yaşa gelen insanların çoğunun ciddi bir evlenme çabası içinde olduğu da apaçık ortada. Doğal olarak bir süre sonra seçim yapılıyor, doğru eş bulunuyor ya da bulunulduğu sanılıyor,yaşamın anlamı artıyor,her şey toz pembe görünüyor, mutluluktan havalara uçuluyor,başlarda kavak yelleri esiyor kimisi bu duyguları aşk olarak nitelendiriyor, kimisi sevgi….
Bir zaman sonra da yaşamı birbirlerine zehir etmenin yolunu buluyorlar.Farklı dünyalara ait olduklarını, birbirlerini duygusal olarak tükettiklerini kavrıyorlar çoğunlukla da dünyaya gelmesine sebep oldukları yavrularının hatırına ite kalka bir müddet daha götürerek bazen er bazen geç mahkeme kapısında buluyorlar kendilerini…
Ben boşanma davaları yürüten bir avukat olarak kötü giden evlilikleri incelediğim zaman, evliliği mahkeme kapılarında sonuçlandırmamak için neler yapılması gerektiği konusunda epey deneyim sahibi oldum ve sorunun eşler arasındaki farklılıklardan değil, farklılığın iyi yönetilmediğinden evliliklerin boşanmayla sonuçlandığını gözlemledim.
Hele ikinci evliliklerin boşanma yüzdesinin daha fazla olduğu Ülkemizde insanların hayatını cehenneme çevirmemeleri için, yapısal farklılıkların da dikkate alınarak bazı saptamalar yapılmasının aile yapısını korumaya yönelik yararlar sağlayacağına inanıyorum. Bu tür sosyal sorunlar üzerinde durmak, sorunlar başa çıkılamayacak ölçüde büyümeden önlemler almak sağlıklı bireyler yetişmesi açısından önem taşımaktadır.
Doksanlı yıllarda ortalama olarak yılda 30.000 kişi boşanırken 2000 yılından itibaren bu rakamın 50.000 i aştığı görülüyor.
Dağılmış ailelerin çocuklarının maddi ve manevi sıkıntı içine düştüğü,boşanma sonrası geçim standartlarının düştüğü gözlemlenmiştir.
4787 (Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş,Görev ve Yargılama Usullerine dair Kanun) yasanın 7. maddesi Aile Mahkemelerine boşanma talebiyle gelen çiftleri sulha teşvik esasını getirdi.Aile Mahkemesi hakimi getirilen bu esas karşısında gerekli gördüğü durumlarda bir uzmana baş vuracak ve tarafları sulha teşvik edecektir.
4787 Sayılı Yasanın 5.maddesi ile de; aile mahkemelerinde psikolog,pedagog gibi uzmanların kadrolu olarak bulundurulmaları, tercihen aile ile ilgili konularda, lisans, yüksek lisans yapmış olmaları ayrıca evli olmaları ve 30 yaşını doldurmuş bulunmaları şartı getirilmiştir.Kadrolu sosyal çalışmacı bulunmayan yerlerde veya bu kişilerin uzmanlık alanı dışında bir durum söz konusu olduğunda veya bu görevlerin yerine getirilmesi sırasında hukuki veya fiili bir imkansızlık çıkması halinde aile mahkemesi hakimine diğer kurum ve kuruluşlardaki bu gibi kişilerden veya dışarıdan temin ettiği uzmanlardan yararlanma imkanı tanınmıştır.

Davanın devamı esnasında hakim, bazı durumlarda davanın esasına girmeden önce bazı durumlarda da esasa girdikten sonra gerekli gördüğü hususlarda uzman görüşüne başvurmaktadır.İhtiyaç duyduğu durumlarda da uzmanları, duruşmaya davet ederek, dinleyerek veya yapılan araştırma ve inceleme sonucu hakkında rapor almak suretiyle tarafların gereksiz yere boşanmasının önüne geçilmeye çalışılıyor veya tarafları en az yaralayacak hale dönüşmesi amaçlanıyor.
Ancak hakim bu uzman görüş ve düşüncelerini aldıktan sonra bu görüş ve düşüncelerle bağlı değildir. Ancak mutlaka o konuda uzman görüşü gerekiyorsa
Böyle durumlarda hakim görüşle bağlı olacaktır.Eğer hakim uzman görüşüne katılmıyorsa gerekçeli olarak kararda belirtecek ve Yargıtay denetiminde tereddüte yer vermeyecek biçimde görüşlerini açıklayacaktır.

Dileriz tarafları boşanmaya iten sebeplerin uzmanlar tarafından değerlendirilmesi gereksiz yere boşanmaların önüne geçer ve uzmanların yardımıyla eşler aralarındaki farklılıkları avantaja çevirmeyi öğrenir ve mutlu bir yaşam sürerler.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?