Wednesday, August 30, 2006

 

ORMANLARIN KORUNMASINDA YASALAR VE DUYARSIZLIĞIMIZ

Hürses 31 Ağustos 2006 Av. Şule Eyüpgiller
Günümüzde doğal kaynakların tahribi sonucu doğanın dengesi bozulmakta ve çevre sorunları çığ gibi büyümektedir.Bu nedenle çevre sorunları ulusal nitelikten çıkıp uluslar arası nitelik kazanmaktadır.
Türkiye'de ormanların hemen tamamı devlet mülkiyetindedir ve Anayasa’mıza göre ormanlar yine devlet tarafından işletilir. İlköğretim öğrencilerine öğretildiği üzere ormanlar iklimi düzenler, su kaynaklarını dengeye sokar ve gezegendeki ekolojik zenginlikleri muhafaza eder. Gelecek kuşakların da ormanlardan faydalanabilmesinin güvence altına alınması ormanların yangına karşı korunması ve yasal olmayan kesimlerin önlenmesiyle mümkün olabilir. Yakacak veya başka alanlarda kullanılmak üzere yasal olmayan yollarla her yıl ormanlardan kesilen ağaç miktarının en az 10 milyon metreküp olduğu tahmin edilmektedir. Bu, yalnızca ekonomik bir kayıp ya da gelecek kuşakların haklarına vurulan bir darbe değil aynı zamanda ekolojik bir felaketin en önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.Orman Kanunu da konuya gereken önemi vererek 68 ila 76ncı maddeleri ile ‘’orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesini düzenlemiştir.
Yasal düzenlemelerin yanı sıra Ormanların yangına karşı korunması için gerekli tedbirlerin alınması buna rağmen ortaya çıkabilecek yangınlara karşı mücadelede donanımlı olmak devletin görevleri arasındadır. ‘Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de orman varlığını tehdit eden faktörlerin başında orman yangınları gelmektedir. Orman yangınlarının çıkış sebeplerine baktığımızda, yıldırım gibi doğal nedenlerin % 5-6 oranında kaldığını, küçük bir miktarının kasıtlı olarak çıkarıldığını diğer bütün yangınların çıkış sebebinin insan olduğunu görmekteyiz... Ülkemizde çıkan orman yangınlarının yüzde 96 sında insan faktörünün rol oynadığını ve yangınların en çok 10-16 saatleri arasında meydana geldiğini resmi kaynaklardan öğreniyoruz.

Yine orman yangınlarının yüzde 80 oranında Haziran ve ekim ayları arasında meydana geldiğini gözlemliyoruz. Ülkemizin yangın haritası çıkarıldığı zaman en riskli bölgenin Akdeniz ve Ege sahillerinden İstanbul’a kadar uzanan kıyı şeridinin olduğunu görüyoruz.

Yıl boyunca Türk Hava Yollarına alınan yeni uçaklar ve nitelikleriyle ilgili haberler basında sıkça yer aldı. Ancak orman yangınlarını havadan söndürmede kullanılacak helikopter veya uçak sayısı yetersiz olmasının yanı sıra mevcut sayıda etkin olarak kullanılamıyor. İlgili bakanlık keşke birkaç uçak daha olsaydı gibi açıklamalarda bulunup bu konuya ilgiyle yaklaşan ve konunun önemini kavrayan vatandaşların isyan etmesine neden oluyor.Her yaz orman yangınlarının büyük miktarlarda ormanlarımızı yok ettiğini Türkiye ekonomisine ne miktarda darbe vurduğunu hesaplayabiliyoruz. Ekolojik zararları ise hesap etmek mümkün değil. Oysa toplum olarak yeterli duyarlığı göstermediğimiz açık bir gerçek. Her konuda katkıyı devletten bekleme alışkanlığımız da sorunun çözümünü güçleştiriyor. Orman yangınlarının önlenmesinde bireylere düşen görevler de Yasa’da yer alıyor. Ancak yangına neden olanlara karşı yeterli caza uygulanamamasının yanı sıra söndürme çalışmalarına gerekli katkıda bulunmayan vatandaşlara karşı da yaptırım uygulandığına rastlanmıyor.

Dolayısıyla ülkemiz ormanları için en tehlikeli varlığın eğitimsiz ve duyarsız "İNSAN" olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle orman yangının çıkmasına engel olmak veya çıkacak yangınların sayılarını olabildiğince azaltmak için öncelikle insanlarımızı bilgilendirmek ve eğitmek zorundayız.

Comments: Post a Comment



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?